Milan Baros Galatasaray'da


Ve Galatasaray aradığı forveti buldu. Diğer transfer çalışmaları gibi ünlü Çek yıldız Milan Baros'un transferi de sessiz sedasız gerçekleşti. Futbolcu ile 3 yıllık anlaşmaya varıldı fakat bu transfer karşılığında Olympique Lyonnais'a ne kadar bonservis bedeli ödeneceği henüz açıklanmadı. Futbolcunun 28 Ağustos 2008 Perşembe günü İstanbul'a geleceği Galatasaray'ın resmi internet sitesinden duyruldu. Adnan Polat ve ekibini Galatasaray tarihinin en başarılı transfer politikalarından birini izledikleri için tebrik etmek gerek doğrusu. Çok isabetli transferler yapıldı. Fatih Terim ikinci kez Galatasaray'ın başına geçtiğinde mali sorunlar yaşanmakta ve kemer sıkma politikası izlenmekteydi. Bu da onun en büyük talihsizliği oldu. Bu tip bir kadroyla ne kadar başarılı olabileceğini kendime sormadan edemiyorum.




Milan Baros'u kısaca tanıyalım:

Doğum Tarihi: 28 Ekim 1981
Doğum Yeri: Vigantice, Çek Cumhuriyeti
Boy: 184 cm
Pozisyon: Forvet (Striker)
Geldiği Kulüp: Olympique Lyonnais
Kariyeri: 1998-2001 Banik Ostrava (76 maçta 23 gol), 2002-2005 Liverpool (68 maçta 19 gol), 2005-2007 Aston Villa (42 maçta 9 gol), 2007 Olympique Lyonnais (24 maçta 7 gol), 2008 Portsmouıth (Kiralık, 12 maç)

Her ne kadar Baros konusunda kamuoyunda oluşan soru işaretleri fazla olsa da Galatasaray hücum sorunu için doğru tercihte bulundu kanımca. Baros, Galatasaray takımının arzu edip bir türlü bulamadığı tipte hücum özelliklerine sahip bir futbolcu. Koşan, pres yapan, topun kendisine gelmesini beklemeden ona giden, rakip savunmasını hızı ve attığı çalımlarla yıpratan, pas yapan ve her noktadan gol vuruşu yapabilecek bir futbolcu Baros. Cevabını ancak ilerleyen hafatalarda alabileceğimiz soru ise : Baros eski günlerine dönebilecek mi? Eğer Baros'un kendisi, eski performansını yakalamakta gerçekten kararlı ise en doğru adrese geldi. Galatasaray Kulübü'nün futbolcularına kuruluşundan yana gösterdiği yüksek hoşgörü, bu konuda muhakkak kendisine yardımcı olacaktır. Eğer takım içi uyumu hızlanırsa, ben, bu futbolcunun Galatasaray'da tekrar parlayabileceğini düşünüyorum. Genç bir yaşta olması hem Galatasaray hem de Baros açısından çok önemli bir avantaj. Bu tip bir 'yeniden dirilişi' daha önce Hagi başarmıştı ve en büyük desteği yani taraftarın desteğini de arkasına alarak Galatasaray'da kariyerinin en parlak dönemini yaşayıp, Dünya futbol tarihine adını hiçbir zaman silinmeyecek bir biçimde yazdırarak futbolculuk yaşantısını noktaladı. Dilerim aynı durum Baros için de geçerli olur ve bu futbolcu da, futbol yaşantısını Galatasaray forması altında tamamlar.




Baros'un bugüne kadar yapılan transferlere eklenmesiyle birlikte Galatasaray, bir nevi kişileri başarılı ve yetkin bireyler olarak topluma yeniden kazandırmayı amaçlayan rehabilitasyon merkezlerinin işlevini üstlenmiş gibi görünüyor. Ortaya çıkan bu ilginç tabloda Baros, Kewell, Lincoln, Meira, Linderoth ve De Sanctis'in neler yapabileceğini sıkı bir Galatasaray taraftarı olarak ben de merakla beklemekteyim. Bu futbolcuların kendilerini yeniden bulmaları durumunda Arda, Mehmet, Servet, Ümit, Sabri, Emre, Hakan ve Barış gibi yerli yıldızlarla birlikte Galatasaray yeniden 'altın bir jenerasyon' yakalayabilir.

Yeni transferler, diğer futbolcuların takım içindeki geleceklerini de şekillendirebilir. Kewell'ın üst düzey bir performans sergilemesi durumunda Lincoln'a yol görünebilir. Kalede devleşecek bir De Sanctis ise Aykut'u yeniden yedek kulübesine gönderebilir. Yüksek top tutma istatistiklerini bitirici vuruşlarla birleştiren bir Baros ise Nonda için yedek kalmak anlamına gelebilir. Hücum hattındaki dizilimi Ümit Karan'ın şekillendireceğini sanıyorum. Şayet Ümit, bu sezon sakatlıklarla boğuşmaz ve yükselen bir performans grafiği yakalarsa Baros ile birlikte ileri uçta oldukça başarılı bir ikili olabilirler. Bu tip bir durumda Nonda nöbetçi golcü görevini üstlenebilir. Fakat yukarıda belirttiğim gibi bu soruların cevabını zaman verecek.

Geçen sezonun en az gol yien takımı ünvanını taşıyan Galatasaray, sorun yaşamadığı savunma hattının yanı sıra bu sezon için güçlü bir hücum hattı da kurmuş oldu yeni transferlerle birlikte. Beni en çok meraklandıran ise orta saha oyuncularının bu güzel tabloyu tamamlayıp tamamlayamayacağı. Arda Turan için söylenecek bir söz yok fakat Steaua Bükreş ile oynanan ilk maçta yaşananlar endişe vericiydi. Tek başına orta sahanın bütün yükünü yüklenmek zorunda kalan Arda bitap düşmüştü. Aslında bu durumda yanlış bir diziliş kuran Skibbe'nin rolü büyüktü. Bakalım yarın ki rövanş maçında kilit nokta teşkil edecek olan orta saha mücadelesinden Galatasaray başarılı çıkabilecek mi.


Yorumlar