Bir Nevi 35 Yaş Kirizi


  'Erken vurdu galiba orta yaş krizi.' diyorum yazdığım başlığı görünce lakin bir parça yaşlanmış hissediyorum kendimi. Askerlik dönüşü eski hayatımla aramda uyum sorunu gelişmiş de olabilir. Ne de olsa koskoca bir yıl geçti. Kayışdağı eteklerindeki yere var gücüyle vuran postalların ve insanlarda her defasında özgürlük hissiyatı uyandıran masmavi gökyüzünü tehdit edercesine havaya doğrultulmuş piyade tüfeğinin kurma kolundan çıkan sesleri az önce duymuşum gibi kulağımda. Yüzbaşı bağırıyor: 'Yedek Subay Kurs Bölüğü, nasılsınız?' Aynı kaderi paylaşan altı yüz yetmiş dört kaderdaşla birlikte Levazım Maliye Okulu kapısının önünde iştima alanında, sabahın seherinde, sabahın ayazında, avazım çıktığı kadar bağırıyorum: 'Sağ ol'. Sabahın beşinde yeni dönem için badanalanmış tavana karşı açtığım gözlerim uykuya direnmekte. Sabahın beş buçuğunda kestiğim sakallarımın deri altına kalan uçları siyah bir gölge gibi kaplamış yüzümü ve sabahın altısında çamurlarından arıtıp, daha sonra boyadığım botlarım pırıl pırıl parlıyor. 'Paralel bağlayın botlarınızın bağcıklarını!' demişlerdi ya ben hiç paralel bağlayamadım şaşkına dönmüşken hayatın çaprazlığında. İlk defa bu kadar çaba sarf ediyorum çevremdeki tüm insanlarla arama eşit bir mesafe koymak için, ilk defa başkasına göre ayarlıyorum kendi duruşumu. Yürüyorum marşlar söyleyerek kah çamurun içinde kah asfaltta, yürüyorum kollarımı sallayıp tabanlarımla sarsarak yeri, göğü. 'Şeref zafer yolu karşında bekliyor seni' diyoruz hep birlikte bilmeden gelecekte neyin beklediğini bizi. En cevval takım ikinci takım; göğsümüz kabarıyor, daha çok bağırıyoruz. Hazırız üzerine yürümeye düşmanın; gerçi daha düşmanımızı tanımıyoruz. Türküler söylüyorum zamanın boşluğunda. 'Ne güzel türkü söylüyorsun.' diyor, yüzünde inceden bir tebessüm ve özlemle Fırat. 'Mezarımı derinde kazın dar olsun 'Ben güzel söylüyorum da ne oluyor sanki. Türkünün içindeki acı siliniyor mu be Fırat? Şiirler yazıyorum herkes uyurken. Fırat belki hiç görmeyecek kaybettiklerimi anlattığım o şiirleri. 'Bir arayanım olmalıydı' diyorum bir tanesinde. Kimse aramıyor işte. Dışarı bakıyorum. Bembeyaz kar taneleri düşüyor gri gökyüzünden ve ağlamaklı oluyorum. Kaybettiğim ne varsa özlüyorum, kazanabileceklerimi hiç düşünmüyorum. Çaresiz tavana dikiyorum gözlerimi. Sonra uyku perileri tutuyorlar az sonra kanat olacak kollarımdan düşler ülkesine doğru yola çıkıyoruz. Tüm sevdiklerim karşılıyor beni. Sarılıyoruz sımsıkı birbirimize ihmalkar zamanların acısını çıkarırcasına. Türküler söylüyorum yine, kan kırmızı şarap eşliğinde. Başım silüet sevgilimin dizlerine emanet. İlk defa mutluluk sarhoş ediyor beni. Tekrar karanlık sarıyor etrafımı. Sesler duyuyorum telaşlı. Tavanımı görüyorum yeniden. Daha dün gibi be kardeşim!

Ömer Faruk NARLI
2008

Yorumlar