Bugün 14 Şubat, İnsana Lazım Sebat (5 yıl önce yazdığım bir 14 şubat destanı)


  Bugün sus pus olup köşemde öylece durmak için çok kıvrandım ama ne mümkün. Tarih, birilerini hatırlamak veya anmak için seçilmiş o özel günler yığınından bir günü işaret ederken, o günün anlam ve önemini içeren bir beyanatta bulunmadan o tarihi anlatmanın bir yolu olabilir mi hiç!

  Gün sevgili olanların günüdür ve bugün diğer insanların dünya üzerinde taşıdığı hiçbir anlam yoktur, varlıkları da bir ehemmiyet arz etmez. Ben de günün sahibi insanları dışarıdan izleyen o ehemmiyetsiz kalabalığın bir üyesiyim. Böyle bir günde tek başıma oturmuş olan biteni izliyorum ya; artık yerin dibine mi girsem, insanların bugüne özel mutluluklarına herhangi bir tehdit oluşturmayacağım gözden uzak, ücra bir belde bulup kendimi oraya mı hapsetsem bilmiyorum.
  
  Çok şey istemiyorlar oysa; yanınızda sevgilim diye adlandırabileceğiniz birilerinin olması yeterli. Şimdi benim sevgilim annemdir, kardeşimdir, kedimdir gibi saçmalıklar üretsem bıyık altından güldüreceğim milleti ama bugüne damsız giriş yasak ne yapsın biçare olan. Zaten her yer kıpkırmızı, gazeteler allı güllü reklâmlarla bezenmiş, televizyonlar alış veriş merkezlerinden canlı yayında: ‘En özel hediyeler sıralamasında bugün ilk sırayı tek taş yüzük alıyor. İkinci sırada kırmızı iç çamaşırı, üçüncü sırada kırmızı gül var.’ Yahu bu arada gül gücün ve iktidarın simgesi değil miydi?

14 Şubat Diyalogları
- Olur mu beyefendi 12 tane kırmızı gül ölümsüz aşkın simgesidir.
- Yapma ya! Gördün mü yaptığım densizliği! Cehaletimi mazur gör sen gardaş. Sen hele ver ordan aşkı ölümsüz yapacak sayıda bir gül demeti. Nedir bunun fiyatı?
- 120 lira beyefendi .
- 120 kağıt mı?
- Yav gardaşım bu toprakta değil de altının içinde mi bitiyor?
- Binanın dışındaki çingeneler tanesi 5 liradan satıyorlar beyefendi. Geçen 14 Şubattan sonra çöpü boylayanları saklayıp kurutmuşlar. Dilerseniz sizin için bir alternatif olabilirler.
- Gülün kurusu da ekmeğin kurusu gibi mi? O da mı tazesinin yokluğunda mumla aranıyor?
- Amca senin sevgililer günü neyine. Hadi git işine gücüne.
- Olur mu benim neyime! Şimdi gider, köşedeki fırından dizginlenemez açlığın simgesi 12 ekmek alırım bizim hanıma; hem çoluk çocuk da sevinir. Hadi sana hayırlı işler.
**
- Beyefendi altın halenin üzerine özenle yerleştirilmiş şu tek pırlanta eşinizi öyle bir heyecanlandıracak ki aşkınızın küllenen ateşini hemen körükleyecek.
- Emin misiniz? Bizimki söneli çok oldu ama, ocakta ne kül kaldı ne duman. Boş havaya üflemeyesiniz körüğü?
**
- Muhittin sana inanamıyor ve oha felan oluyorum yani.
- Niye ciğerparem? Ne oldu ki şimdi?
- Sosyete pazarından aldığın tek bir kırmızı tangaya tav olacağımı düşünüyosun ya, çüş yani.
**
- Sıracettin 15 senedir evliyiz, şu sevgililer gününde tek bir gül bile almadın bana.
- Zıvanadan çıkarma beni Neriman. Bak Salih 10 yıl önce karısına kırmızı gül demeti yaptırdı, şirret kadın şimdi kırmızı steyşın temprayı beğenmiyor. Tempra demişken seninde bugünlerde bi tarafların pek bi kalktı. Dilini uzadığı yerden keserim haaaaa!
**
- Başlarım ben böyle işe Jale.
- Ay noldu yine aşkım?
- Ulan 3 yıldır her 14 şubatta tek taşıydı, gülüydü dalıydı bilmem ne. Ben her sene bit pazarından gömleğe fit oluyorum.
- Olur mu Rıfat önemli olan düşünmek.
- O kadar düşünüyorsan, bozdur şu tektaşlardan birini de üç aylık kira borcu mu vereyim. Ev sahibi kapının önüne koyacak.
**
- Filmden çok etkilendim bal kabağım. Zavallı Afrikalı insanlar bizim üç maaşımızı gözümüzü kırpmadan yatırdığımız elmaslar için köle gibi çalışıp, aç ve susuz yaşıyorlar ve hatta öldürülüyorlar. İç savaşlar bir kan deryası oluşturmuş kıta coğrafyasında. Hepsi bizim yüzümüzden. Utanıyorum kendimden.
- Tek taşı mı almadın, di mi?
- Ama şekerparem Afrikalılar, ölüm…
- Saçmalama David. Biz Klu Kulx Klan sempatizanıyız.
- Değişmek için hiçbir zaman geç değildir ballı çöreğim.
**
  Geçen yıl aynı tarihte önümde bir paket dolusu patates kızartması ve bir kayıt defteri, gözüm bilgisayarımın ekranında, tüm dünyadan habersiz, akıllı uslu oturmuş nöbet tutuyordum. Nüfusumuz üç kişiydi: bir yüzbaşı, bir asteğmen (yani ben) ve bir de er. Bu üçlüden o güne özel herhangi bir faaliyet beklentisinin olanaklısızlığının farkında olsanız gerek. 14 Şubatların içinde en 14 Şubat olmayanıydı o gün, bir birlik içerisinde bulunmanın sağladığı avantaj ile en az iki hafta öncesinden başlayan hazırlık curcunasından uzak kalmanın verdiği rahatlığın içimize iyiden iyiye işleyip, zihinlerimizin hür kaldığı bir zamandı. Bu yıl öyle bir talihim yok; bahtım sevgili olanları izlemekten öteye geçememekten ötürü kapkara! Toplum kentinin varoşuyum bugün. Şairin dediği gibi: sahipsiz köpek gibiyim, tüyümden geçmez tarak. *
Ömer Faruk NARLI
14 Şubat 2007

(Diyalogları gazeteden toparlamadım. Yıllardır gördüğüm 14 Şubat manzaralarından sadece birkaç tanesini kendimce seslendirmeye çalıştım. Yukarıdaki diyalogları oluşturken kendimde çok eğlendim. İnsan kendi yazdığına güler mi hiç; düpedüz deliyim işte. Çizmesini de becerebilseydim güzel karikatür de olurlardı aslında :)

*Erhan Güleryüz

Yorumlar